0-6 Yaş Döneminin Çocuğun Hayatındaki Önemi

0-6-yas-donemi

İnsan yaşamında 0-6 yaş dönemi oldukça önemlidir. Kişi kimliğinin, davranışlarının, duygularının bir çoğunu bu dönemde geçirdiği yaşantılar sonucu oluşturur. Bireyin yetişkinlik döneminde sağlıklı bir yapıda olabilmesi için bu dönemde olumlu yaşantılar geçirmesi, çevresinden olumlu dönütler alması gerekmektedir. Bunlar çocuğun kendine ilişkin olumlu bir benlik algısı geliştirmesini sağlar. Bireyin yaşamında “kritik” olarak değerlendirilen bu dönemde çocuğun olumlu bir benlik algısı geliştirmesi onun kendine güvenen, girişken bir çocuk olmasını sağlar. Bu özellik, ileride ise kişinin kendini net ifade edebilen, haklarını savunabilen, sağlıklı sosyal ilişkiler kurabilen, toplumda ön plana çıkmaktan çekinmeyen bir yapıda olmasını sağlar.

Okul Öncesi Eğitim Kurumları

Çocuğun olumlu benlik algısı geliştirmesini sağlamak için, çocuğun yapamadıklarına değil yapabildiklerine odaklanmak esastır. Yapamadıklarına tepki vermemek, görmezden gelmek; yapabildiklerine ise olumlu tepki vermek, gerektiğinde ödül vermek (tercihen manevi) çocuğun kendine güvenmesi için önemlidir. Çocuk bu tepkiler ile “ben başarabiliyorum” duygusunu yaşar ve daha da başarmak için çabalar. Burada esas olan bir diğer durum da çocuğun yaşantılarını zenginleştirmektir. Çocuk bu gelişim döneminde mümkün olduğunca farklı yaşantılarla tanışmalıdır. Yetenekleri de bu sayede ortaya çıkacaktır. Her yaşantısıyla ilgili olarak çevreden aldığı dönütlere göre de neyi başarıp neyi başaramadığını anlayacaktır. Aynı zamanda ne yapmaktan zevk alıp ne yapmaktan zevk almadığını görüp erken yaşta kendini tanıyacaktır ve yetenekleri doğrultusunda kendini geliştirecektir. Bu zengin yaşantıyı da günümüzde anaokulları ve kreşler sağlamaktadır. Çocuğun gelişiminin yukarıda ifade edilenler çerçevesinde sağlıklı bir gelişim göstermesi için ilköğretimden önce anaokuluna gitmesi oldukça faydalıdır.

Çocuğun çevresinden aldığı tepkilerin, gelişimi için önemli olduğu belirtilmişti. Çocuğun en çok iletişime geçtiği kişiler ise annesi, babası, varsa kardeşi ve kreşteki öğretmeni ve arkadaşlarıdır. Bu kişilerin çocuğa ne durumda ne tepki verilmesi konusunda bilinçli olması gerekmektedir. Bu konuda kreşlerde psikolojik danışmanın çalışmalar yapması faydalı olmaktadır. Psikolojik danışman bu konu ile ilgili velilere seminerler vermelidir, onların istekleri doğrultusunda bire bir görüşmeler yapmalıdır. Bu görüşmeler ile velileri bu konuda aydınlatmalıdır. Aynı zamanda sınıflarda gözlem yaparak öğretmen öğrenci ilişkilerini kontrol etmelidir. Eğer bu ilişkide bir pürüz olduğunu hissederse ilişkinin daha sağlıklı hale getirilmesi için öğretmenle görüşmelidir.

Bağlanma kuramına göre bebek ilk önce annesine bağlanır ve çevresindeki nesnelere annesi ile kurduğu bağı temel alarak anlamlar yükler. Yani bebeğin dünyayı algılayışını annesi ile olan ilişkisi belirlemektedir. Bir çocuk için anneden sonra gelen en önemli kişi ise ona bakan kişidir. Günümüzde kreş ve anaokullarına çok yoğun talep vardır. Bayanların iş hayatına girmeleri bu talebi doğurmuştur. Dolayısı ile çocuk için anneden sonra gelen en önemli kişi anaokulundaki öğretmeni olmaktadır. Öğretmeninin davranışlarının, tepkilerinin çocuk üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır. Bu konu da göz önüne alındığında çocuğun sağlıklı gelişimi için öğretmenlerle de çalışma yapılması faydalı görülmektedir.

Psikolojik Danışmanlar

Çocuğun 0-6 yaş döneminin onun hayatı için önemli olduğunu vurgulayan kuramlar vardır. Bunlardan en önemlisi Freud’un psikoanalitik kuramıdır. Bu kuram kişiliğin ilk 6 yılda oluştuğunu ve diğer yılların kişilik üzerinde büyük bir etkisinin olmadığını savunmaktadır. Kurama göre yetişkinlikteki sorunların, problemlerin hepsinin kaynağı çocuklukta geçirilen yaşantılardır ve Freud hastalarında vak’aları çözmek için onların çocuklukları ile ilgilenmiştir. Çocukluk dönemi kişinin hayatında kalıcı izler bırakan bir dönemdir ve bu dönemin sağlıklı bir şekilde geçirilmesi gerekmektedir. Çocukluk döneminin öneminde bahseden kuramlardan bir diğeri ise Erik Erikson’un psikososyal kuramıdır. Bu kurama göre kişinin gelişimi 8’e ayrılmıştır. Bu dönemlerden ilk 3 tanesi 0-6 yaş dönemi ile ilgilidir. İlki güvene karşı güvensizlik evresidir ve 0-1 yaş arasını kapsar. Bu dönemde bebek dünyanın güvenilir bir yer olup olmadığını sorgular. Kendisini güvende hissetmek ister. Çevresindeki kişilerin güvenilir olup olmadığını sorgular. Bu dönemde geçirilen olumsuz yaşantılar ( anneden uzak kalma, uzun süre ağlama sonucu kimsenin onunla ilgilenmemesi, bebekle bir ilgilenip bir ilgilenmeme durumu, vs.) bebeğin çevresine güvenmemesine sebep olur ve bu durum tüm yaşamı boyunca kişinin çevresine güvenmeyen birisi olmasına sebep olur. İkinci dönem bağımsızlığa karşı utanma ve şüpheciliktir ve 1-3 yaş arasını kapsar. Çocuk bu dönemde çevresine tamamen bağımlı olmak istemez, kendi özgürlüğünü görmek ister. Bu dönemde çocuğu biraz serbest bırakmak gerekmektedir. Çocuk sınırlandırılmamalı, kontrollü şekilde bazı şeyleri yapması sağlanmalıdır. Yemeğini kendi yemesine, kıyafetlerini kendi değiştirmesine müsaade edilmelidir. Çocuk bu dönemde neyi yapıp neyi yapamayacağına bakar. Özgür bırakılan çocuk bir şeyleri başarabildiğini görür, bağımsızlığının hazzını yaşar. Sürekli kısıtlanan çocuk ise sürekli başkalarının kontrolünde olmaya alışır, tüm hayatı boyunca tam bağımsız olamaz, kendine tam güvenemez. Çocukların kreşlerde özgür bir ortama kavuşması için psikolojik danışmanlara görev düşmektedir. Öğretmenleri ve özellikle velileri bu konuda bilinçlendirmeli ve çocuklarının gerektiği kadar özgür bırakılmasını sağlamalıdır. Ebeveynler koruma içgüdüsü ile çocuklarını çok fazla kontrol edebiliyorlar. Onlara bir zarar gelmesin diye onlara hiçbir şey yaptırmayabiliyorlar. Bazı ebeveynler ise bunun “iyi anne-babalık” için gerekli olduğunu düşünebiliyorlar. Bu düşüncenin yanlış olduğunu göstermek gerekmektedir. Velilerle bire bir görüşmelerle bu durum düzeltilmeye çalışılmalıdır. Üçüncü dönem de girişkenliğe karşı suçluluktur ve 3-6 yaş arasını kapsamaktadır. Çocuk bu dönemde fiziksel gelişiminin de bir sonucu olarak daha hareketli ve daha atılgan olmaktadır. Daha çok hareket etmekte ve daha çok soru sormaktadır. Bu davranışlarından dolayı sürekli azarlanan çocuklar kendilerini suçlu hissederler. Soru sormaktan çekinirler, girişken olma özelliklerini kaybederler ve tüm hayatları boyunca atılgan olmaktan çekinirler. Çocukların sağlıklı bir girişkenlik kazanması için onun atlamasına, koşmasına müsaade edilmelidir, özellikle sorduğu sorulara düzgün cevaplar verilmelidir. Çocuk bu sayede girişken olur, kendini suçlu hissetmez. Yetişkinlerin, sorduğu sorulara düzgün cevaplar vermesi de kendini değerli hissettirir. Yine bu konuda da veli ve öğretmenleri bilinçlendirmek gerekmektedir.

Okul öncesi eğitim yukarıda ifade edilen durumlardan dolayı çok önemlidir. Çocuğun gelişimini olumlu etkilemektedir. Bir okul öncesi eğitim kurumunda psikolojik danışman bulunmasının da faydaları vardır. Bir psikolojik danışman, yukarıda ifade edilen konularda velileri ve öğretmenleri bilinçlendirmelidir. Çocuğun en yakın olduğu bu kişilerin çocuğun sağlıklı gelişimi için yapılması gerekenler konusunda bilinçli olması çocuk için önem arz etmektedir. Bu dönemde çocukta bazı problemler görülebilmektedir. Psikolojik danışman düzenli olarak yaptığı öğrenci gözlemleri ile sorunu olan öğrenciyi fark edebilmekte ve erken müdahale edebilmektedir. Bu da çocuğun sorunun üstesinden, sorun büyümeden gelmesini sağlamaktadır. Çocukların bu dönemde en çok karşılaştıkları sorunlardan biri anne-baba boşanmasıdır. Bu konuda çocuk ve veliler ile görüşmeler yapılarak bu sürecin en olumlu şekilde atlatılmasını sağlamada psikolojik danışmanın önemli bir rolü vardır. Bir psikolojik danışman velilerden gelen talepler doğrultusunda onlarla görüşmeler yapar ve kendi gözlemleri sonucunda ihtiyaç duyduğu anda veliye görüşme talebinde bulunur. Böylelikle çocuğun sorunu ile ilgili uzman bir yaklaşım sağlanır ve çocuğun bu dönemi sorunsuz geçirmesi sağlanır.

Kaynak: Betül ŞEN

Psikolojik Danışman

Sosyal medyada paylaş

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir